Psikolojik Destek ve Erişilebilirlik
Kuşadası’ndan Örnek Bir Proje
Aydın’ın Kuşadası ilçesindeki Engelliler Köyü .Engelli bireylerin psikolojik olarak güçlenmelerine katkı sağlamak, amacıyla kapsamlı bir psikolojik destek projesine ev sahipliği yaptı. Engelliler Köyü’nde yürütülen bu psikolojik destek projesi, engelli bireylerin sadece fiziksel değil, ruhsal ihtiyaçlarının da önemini hatırlatıyor.
Gönüllü psikologlarımızın özverili katkıları, toplumsal dayanışmanın en güzel örneklerinden biri. Bu proje, yalnızca bireysel terapi seanslarından ibaret değil. Grup çalışmalarıyla duygusal farkındalık, sosyal beceriler ve güvenli ilişkiler üzerine yoğunlaşıyorlar. Engelli bireylerin toplumsal bağlarını kuvvetlendirmek çok önemli.
Süreç atölyeler, el becerileri ve oyunlarla desteklendi. Projede sadece katılımcılara kendini ifade etme fırsatı sunmakla kalmadılar. Aynı zamanda dayanışma ve paylaşım duygularını da güçlendirdiler.
Kaynak: Orjinal haber
Ruh Sağlığı da Bir İnsan Hakkıdır

Psikologların gönüllü olarak bu projede yer alması da ayrıca üzerinde durulması gereken bir nokta. Çünkü engelliler için verilen gönüllü emek, toplumsal farkındalığı artırmanın en güçlü yollarından biridir. Bu yaklaşım ruh sağlığının temel bir insan hakkı olduğuna dikkat çekti. Ve gelecekte başka bölgelerde de örnek alabilecekleri bir model niteliği taşıdı.
Psikolojik destek ve erişilebilirlik kapsamında farklı engel gruplarının katıldığı grup terapi seansı.
Engellilik denildiğinde çoğunlukla fiziki erişilebilirlik (rampa, asansör vb.) öne çıkar. Oysa engellilerin yaşamını doğrudan etkileyen görünmeyen bir ihtiyaç daha var: psikolojik destek. Ruh sağlığı, engelli bireyler için lüks değil, temel bir insan hakkıdır.
Psikolojik Destek Tüm Engelli Gruplara Sunulmalı
Bu noktada altı çizilmesi gereken önemli bir gerçek var: Psikolojik destek yalnızca görme engelliler ya da belirli bir engel grubuna değil, tüm engelli bireylere ulaştırılmalıdır.
Çünkü engelliliğin türü ne olursa olsun, bireylerin karşılaştığı ortak sorunlar vardır. Ve toplumsal dışlanma, özgüven kaybı, yalnızlık hissi, aile içi çatışmalar ve gelecek kaygısı…
Bir tekerlekli sandalye kullanıcısı da, işitme engelli bir birey de, öğrenme güçlüğü yaşayan bir genç de benzer ruhsal zorluklarla yüz yüze gelebilir. Fiziksel erişim engelleri kadar görünmeyen bu duygusal bariyerler de yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiler.
Engellilerin Karşılaştığı Görünmeyen Bariyerler nelerdir:
- Toplumsal önyargılar: Aciz/bağımlı algısı, yeteneklerin görmezden gelinmesi.
- Sosyal izolasyon: Yalnızlık, dışlanma, kültür-sanat/spora düşük katılım.
- Özgüven kaybı: Sürekli küçümsenme nedeniyle kendini yetersiz hissetme.
- Aile içi aşırı koruyuculuk: Bağımsızlaşmanın engellenmesi, karar süreçlerinden dışlanma.
- İletişim engelleri: İşaret dili tercümanı eksikliği, sesli betimleme yetersizliği, sadeleştirilmiş içerik azlığı.
- Gelecek kaygısı: Eğitim, istihdam ve toplumsal kabulde eşitsizlik.
Engellilerin karşılaştığı bu görünmeyen bariyerler, yalnızca bireysel çabalarla aşılabilecek engeller değildir. Bu noktada toplumsal ve kurumsal düzeyde sistemli adımların atılması gerekir. Bu görünmez engelleri ortadan kaldırmak için bireylerin yanında; devlet, sivil toplum ve uzmanların ortak bir sorumluluk üstlenmesi şarttır. İşte tam da bu yüzden, bireysel sorunları aşmak kadar, bu projelerin kalıcı ve ülke genelinde erişilebilir hale getirilmesi gerekmektedir.
Toplumun Her Noktasına Ulaşmak İçin
Kuşadası’ndaki bu örnek çalışma sadece bir başlangıç. Benzer projelerin ülke genelinde yaygınlaşması, engellilerin yaşam kalitesini yükseltecek ve gerçek eşitliğe giden yolu güçlendirecektir.
Unutmayalım: Engellilerin hayatına gerçek anlamda dokunmak, sadece fiziksel erişim sağlamakla değildir. Aynı zamanda onların ruhuna ve düşünce dünyasına da eşlik etmekle olur.