skip to Main Content
Menü

Annelik; Sınırların Ötesindeki Anneler

Anneliğin bir tanımı yoktur. Kalıplara sığmaz, ölçülmez, biçilemez. Hele ki bu anne; kendisi engelli bir bireyse ya da engelli bir evladın kalbine dokunuyorsa… İşte o zaman annelik; sabrın, sevginin ve umudun yeniden tanımı olur.

“Sessiz Kahramanlar: Görünmeyen Mücadele”

Engelli çocuğa sahip anneler her gün yeniden doğarlar. Sabahın ilk ışığıyla, belki başka çocuklarınBir çocuk hastanede saatlerce sıra beklerken, bu anneler yalnızca tedavi için değil, insanlık için de mücadele eder. Okulda kaynaştırma sınıfı açılsın diye kapı kapı gezerler. Parkta bir bakış, bir alaycı söz karşısında yutkunurlar. Ama asla pes etmezler.

Annelik herkes için zordur, ama engelli  ya da özel bir çocuğa sahip olan anne, ebeveynliğin iniş çıkışları ile uğraşırken, bir yandan da içinde bulunduğu durumun getirdiği ek zorluklarla karşı karşıya gelmek durumundadır.

Toplum çoğu zaman onlara “güçlü anne” der. Ama bu bir seçim değildir. Onlar güçlü olmak zorundadır. Çünkü sevgi, onları zayıf kalmaya bırakmaz. Onlar her gün yeniden doğan, evladının gözlerinde hayatı bulan, sessiz kahramanlardır. daha kolay yaptığı şeyler için büyük mücadeleler başlar: giyinmek, yutkunmak, yürümek, anlamak, anlatmak… Ve her gün, onlar için bir umut savaşına dönüşür. Her düştüğünde tekrar kalkmaya çalışan çocuklarına “yanındayım” demek için, dünyaya karşı güçlü dururlar. Onlar yalnızca çocuklarını büyütmez; aynı zamanda toplumu eğitir, önyargıları kırar, sessiz çığlıkları duyulur kılar. Onlar sokakta yürürken fark etmediğimiz, sıradan sandığımız ama her adımı bir mucize olan kadınlar… Engelli çocuğunu büyüten anneler. Her yeni günle birlikte, sadece çocuklarının değil, toplumun da sınırlarını zorlayan, kabullenmeye ve anlayışa bir adım daha yaklaşmak için çabalayan insanlar.

“Gücünü Sevgiden Alan Anneler”

Peki ya engeli olan anneler? Onlar, hayatın onlara koyduğu fiziksel sınırları sevgiyle aşan kadınlardır. “Sen yapamazsın” denilenleri sessizce başaran, çocuğunun saçına dokunan, ninniler söyleyen, yeri geldiğinde koltuk değneğiyle beşik sallayan kahramanlardır. Toplum onları görmezden gelse de, onlar annelik vasfıyla dünyayı görmeye yeter bir bakışa sahiptirler.

Engelli bir annenin annelik deneyimi toplumun pek aşina olmadığı bir gerçekliği barındırır. “Sen nasıl bakacaksın bir çocuğa?” sorusu, hayatının ilk duvarıdır. Ama bu soru, cevabını yıllar içinde kendiliğinden verir: Sevgiyle, sabırla, inatla…

O anneler bastonla beşik sallar, işitme cihazıyla ninni söyler, tekerlekli sandalyeyle okul servisine kadar eşlik eder. Onlar için annelik, sadece doğurmak değil, hayatı her koşulda birlikte inşa etmektir. Çocuklarıyla birlikte öğrenirler, güçlenirler, çoğu zaman da birbirlerine ayna olurlar.

Bir çocuk hastanede saatlerce sıra beklerken, bu anneler yalnızca tedavi için değil, insanlık için de mücadele eder. Okulda kaynaştırma sınıfı açılsın diye kapı kapı gezerler. Parkta bir bakış, bir alaycı söz karşısında yutkunurlar. Ama asla pes etmezler.

Toplum bu anneleri görmezden gelse de, çocukları için bir evrenin merkezidirler. Onların sevgisi, engelsiz sevgilerin bile ötesindedir. Çünkü bu annelik, fiziksel sınırların ötesinde, ruhsal bir bağdır.

Onlarca mücadeleye rağmen gülümseyebilen, sessizce “yorgunum ama bırakmam” diyen tüm annelerin önünde saygıyla eğilmeliyiz. Engelli bireylerin hayatında onların anneleri sadece ebeveyn değil, aynı zamanda terapist, öğretmen, savunucu ve en önemlisi umut ışığıdır.

Herkes çoğu zaman onlara “güçlü anne” der. Ama bu bir seçim değildir. Onlar güçlü olmak zorundadır. Çünkü sevgi, onları zayıf kalmaya bırakmaz. Onlar her gün yeniden doğan, evladının gözlerinde hayatı bulan, sessiz kahramanlardır.

Bugün, engeli olan ya da engelli evladıyla yaşayan her annenin sesini duymak gerek. Çünkü onların her biri, insan olmanın en saf, en güçlü halini temsil ediyor.

Engeli olan ,engelli çocuğu olan ya da olmayan tüm annelerin ANNELER GÜNÜ kutlu olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top
Ara